“KENTSEL ISI ADASI: Enerji, Çevre ve Sağlık İlişkisi, Çözümler” Konulu Çevrimiçi Seminer Düzenlendi
TTMD Çevrimiçi Seminer Serisi, 14 Ocak 2025 tarihinde yapılan “KENTSEL ISI ADASI: Enerji, Çevre ve Sağlık İlişkisi, Çözümler” konulu web semineri ile devam etti. Serdar Uzgur moderatörlüğünde gerçekleşen seminer, M. Remzi Çelik tarafından verildi.
Kentsel Isı Adası (Urban Heat Island) konusunda M. Remzi Çelik, özetle şu bilgileri aktardı: “Yakın gelecekte dünya nüfusunun %70-80’i kentlerde yaşayacak. Homosapiens, kendini merkeze koyarak, ürettiği, bulduğu beton, asfalt, metal, taş, kompozit malzeme ne varsa kente boca ediyor. Kent, her saniye ısı alışverişi yapan canlı bir organizma gibi. Kaplandığı materyaller gün boyunca güneşten aldığı ısıyı absorbe ediyor. Özellikle saat 17.00’den sonra bu absorbe edilen ısı soğuması gereken kente geri veriliyor. Tüm canlılar artan bu ısıya daha uzun süre ve geceleri de maruz kalıyor. Kenti çevreleyen ağaçlıklı alanla, yeşil alanı azaltılmış veya yok edilmiş kent merkezi arasında 5-12 santigrat derecelik bir sıcaklık farkı oluşuyor. Tüm bu termodinamik, ısı transferi ve atmosferik sürece canlılar üzerindeki Kentsel Isı Adası Etkisi diyoruz.
Antropojenik, yani insan kaynaklı kentsel ısı adası etkileri; trafikteki egzoz sıcaklığı 250-450 derecelere ulaşan araçlar, endüstriyel ve büyük ölçekli yapılarda sıcak su, pişirme gibi işlemlerden oluşan ve bacadan atılan buhar, yoğunluklu beton, asfalt, taş kullanımı gibi etkenlerden kaynaklanıyor.
Kentsel Isı Adası Etkileri; sıcaklık çarpması, organların zarar görmesi, astım ve hatta ölümle sonuçlanan sağlık sorunları ile insanları tehdit ediyor. Buna dair tıbbi istatistik tutulmadığı için yaz aylarındaki ölüm vakalarının ne kadarının Kentsel Isı Adası sorunundan kaynaklandığı net olarak bilinmemekle birlikte Avrupa’da erken ölümlerin 60.000’inden sorumlu olduğu tahmin ediliyor. Kentsel Isı Adası Etkilerinin ayrıca; böcek ve haşere artışına neden olduğu, elektrik ve su kullanımını, hava kirliliğini artırdığı, artan enerji ihtiyacı ile birlikte atmosfere salınan karbon emisyonları nedeniyle küresel iklim krizini tetiklediği biliniyor.
Asfalt yollar, kaldırımlar, otoparklar gibi kent altyapı bileşenleri, beton, cam, alüminyum, kiremit gibi bina yüzeyleri farklı renklerde ve farklı ısı iletim katsayılarına sahip malzemelerden oluşmaktadır. Açık renkler ısıyı daha fazla yansıtma özelliğine sahiptir (Albedo etkisi). Koyu renkler ısıyı daha fazla absorbe eder ve gün sonunda kente bu ısıyı geri verir. Bu nedenle kent altyapı ve üst yapı unsurlarında, hatta araçlarda açık renkleri tercih etmek, kentsel ısı adası etkilerini indirgemek için çözümlerden biridir. Bir diğer önemli çözüm, kentlerde yeşil alanlardan vazgeçmeyerek, ağaçlandırma, yeşil çatılar gibi doğayı dışlamadığımız kentleri hedeflememizdir. Yetişkin bir adet ağacın 1600 litre suyu topraktan çekip buharlaştırarak atmosfere vermesiyle adeta evaporatif bir klima gibi çalıştığını ve gölgeleme özelliğiyle de (Kapopy-Şemsiye etkisi) aşırı ısınmayı engellediği düşünülürse bu doğal klimalardan vazgeçmemiz gerektiği görülecektir.
Dip dibe ve aşırı yüksek yapı stoğu da kentsel ısı adası etkisini olabildiğince artıran bir faktördür. Kentsel ısı adası etkisi şehirleri aşırı ısınmaya maruz bırakmakla kalmıyor, şehirlerin daha fazla bulut örtüsüne sahip olmasına ve kentsel alanların rüzgar altında daha fazla miktarda ve daha yoğun yağışlarla mücadele etmesine de yol açıyor (Down burst). Kıyı şeritlerinde kıyı flora ve faunası bozuluyor, müsilaj tetikleniyor.
Kentsel ısı adası etkisinin ölçümlenmesi, farkındalığın artması ve bu sorunla mücadelenin güçlendirilmesi için büyük önem taşıyor. Bu nedenle kentin kritik noktalarında günün belirli saatlerinde birbiriyle haberleşebilen cihazlarla ölçümler yapılarak kamu yönetimi tarafından alarm mesajları iletilerek uyarı yapılmalı, açık alanda çalışan işçiler için önlemler alınmalı, termal kamera ölçümleri ve uydudan anlık ölçümler alarak kamu yönetimleri ısı adası haritaları oluşturmaları, ambulanslarla doğrudan iletişim halinde olmaları gerekiyor.
Kentsel Isı Adası Etkilerini indirgeyebilmek multidisipliner bir çalışma içinde olmayı gerektirir. Eko sistem tabanlı çözümler tasarlamalı, doğanın sahibi değil, parçası olduğumuzu bilmeliyiz. Fosil yakıtlardan ve rant uğruna betonlaşmadan vazgeçmeliyiz.”
Web seminer, katılımcıların sorularının yanıtlandığı bölümle son buldu.